18 Haziran 2019, Dilek Koç, İslam Tarihi, Kudüs Araştırmaları, Müif Blog
Osmanlı hakim olduğu topraklar, izlediği siyaset farklı coğrafyalara, dinlere, dillere, ırklara kucak açması ve inşa ettiği medeniyet ile dünyaya bir örnek teşkil etmiştir. Osmanlı medeniyetinin barındırdığı en önemli unsurlardan birisi vakıf kültürüdür. Bu kültür o derece gelişmiş ve kapsamlı hale gelmiştir ki; padişahlar, valide sultanlar, paşalar halkın sıkıntısını çözecek, insanlara merhametiyle umut olacak, şehri ihya ve inşa edecek yolu vakıflar yaptırarak sağlamışlardır.
Bunlar arasında Kudüs’te var olan Memlûk Dönemi’ne ait 1388’de inşa edilmiş Sitti Tunşuk Sarayı’nın 1552’de Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi Haseki Hürrem Sultan tarafından imaret-tekkeye dönüştürülmesiyle oluşturulan külliye, Osmanlı’nın vakıflara ve kutsal topraklara gösterdiği önemin güzel bir örneğidir. Haseki Sultan İmareti, Beytülmakdis şehrinin tam kalbinde, el-Vad Dağı’nın doğu eteklerinde Akabet et-Takiye ve Akabet es-Seraya sokaklarının arasında, Mescid-i Aksa’nın kapılarından biri olan el-Nazır’a çıkan yol üzerinde inşa edilmiştir.
Vakfa bağlı olarak imaret; “imar edilmiş, inşa edilmiş” anlamlarına gelmektedir. İmaret, cami, mescid, medrese, tabhâne, dârülit‘âm, dârüşşifâ, aşevi, kervansaray, muvakkithâne, türbe gibi yapıların tamamını kapsayarak bu yapılardan biri olan aşhane için de kullanılmıştır. Bu imaretlerde çalışanların alacakları ücret vakıf tarafından belirlenir, imaretin nasıl işleyeceği, ne kadar ve nasıl yemek dağıtılacağı, dağıtılacak yemeklerin çeşidi vakfiyelere kaydedilirdi. İmaretlerin hizmet verdiği kesim; misafirler, külliyedeki görevliler, fakirler ve öğrencilerden oluşurdu.
İmarete bağlı yapıların kayıtlı olduğu, imaretin işleyişine dair emirlerin yer aldığı, günlük ne kadar çorba ve ekmek dağıtılacağına dair bilgiler içeren vakfiyenin ilki Osmanlı Türkçesi’yle 30 Cemaziyü’l-evvel 959 / 24 Mayıs 1552 tarihinde yazılmış, ikincisi ise Şaban ayı ortası 964 / 9-18 Haziran 1557 tarihinde yazılmıştır ve Arapçadır.
Haseki Sultan İmarethanesi’ne ait vakfiyede dört kurum bulunur. Bunlar; imaret, 55 odadan oluşan konukevi, hamam ve kervansaraydır. Külliyede ilk tamamlanan yapı camidir, ibadetlerini yerine getirmek üzere mümin ve müminelere bağışlanmıştır. Külliyede son tamamlanan yapı ise hamamdır. İmaretteki 55 odadan 52’si kutsal yerlerin yakınında yaşayan müminler ile Ehl-i Kitab’tan inançlı ve yoksul kimselere bağışlanmıştır. Kervansaray ise yolcuların istifadesine sunulmuştur. Bu vakfiye içerisinde önemiyle ün kazanan yapı; yoksul, kimsesiz, ihtiyaç sahiplerine bağışlanan imarettir. İmaret içerisinde mutfak, yemek odası, fırın, kiler, duvarlı avlu, ardiye ve odunluk barındırmaktadır. İmarette yemek hazırlıklarıyla ilgilenen şeyh, giderlerden sorumlu vekil-i harc, ambar memuru, kilerci; mutfakta ise aşçıbaşı, yardımcısı, şakird (çırak), baş fırıncı (reisü’l-hubbaz) gibi kimseler bulunurdu.
Muhtaçlara verilen günlük yemek listesinde iki çeşit çorba vardı. Öğle yemeğinde çoğunlukla pirinç çorbası, akşam yemeğinde ise bulgur çorbası dağıtılırdı. Ayrıca perşembeyi cumaya bağlayan gecelerde ve Ramazan günlerinde pirinç adlı bir yemek ve tatlı olarak zerde çıkardı. İmaretin 1557 tarihli vakfiyesine göre “Aşure günü için dört kazan dolusu çorbanın (marak) gerekli tüm malzemeyle ( el-ma’ruf bi-cümle hevaicihi ve levazımihi) hazırlanması gerektiği yazılıydı.” ve çorbanın yanında verilen ekmeğin yaklaşık ağırlığı 270 gramdı.
İmarette günde iki öğün olmak üzere külliyede ve kervansaraylarda kalan fakir ve muhtaç kimseler ile vakıf görevlileri dahil yaklaşık 500 kişi yemek yerdi. Ayrıca yemek yiyenlerin arasında hacılar da bulunurdu.
Osmanlı vakıf kültürü ve hassasiyeti, Kudüs’ün Müslümanlar için önemi ve değeri, Haseki Sultan’ın Kudüs’te ihtiyaç sahiplerine hizmet edecek bir imaret yaptırmaya sevk etmiştir. Nitekim, Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) başta olmak üzere diğer padişahlar Mekke, Medine ve Kudüs’e önemli yapılar yaptırmışlar, şehrin bakım ve onarımını gerçekleştirmişlerdir. Yine Sultan Süleyman, Kudüs’teki surları imar ettirmiş, Haseki Sultan İmareti’nde hamama giden su kanalları yaptırmış ve şehrin su sıkıntısını çözmüştür. Aynı zamanda yaptırdığı sebil de imarete giden yolda ziyaretçilerini karşılar.
Meşhur Seyyahımız Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde Haseki Sultan’ın ve Muhteşem Süleyman’ın Kudüs’te yaptırdığı hayratlardan övgüyle bahseder :
“… Dünya görmüş aşıklara malum ola ki bu Kudüs-i Şerif küçük şehir görünür, 6 adet büyük hanı var, Gavriye Hanı, Hasekiye Hanı, İmaret Hanı ve Suk Hanı, meşhur kale gibi hanlar bunlardır. 6 hamamı var. Bunlardan suyu ve havası hoş Meryem Ana Hamamı, Sultan Hamamı ve Şifa Hamamı eski hamam olmakla birlikte bir hasta girse Allah’ın emriyle temizlenip o hastalıktan kurtulur. Ve 3 imareti var, gelen gidenlere nimetleri boldur. Hasekiye İmareti sağlam vakıftır. Ve toplam 18 ceşmedir, hepsi Süleyman Han’ındır ve bütün çeşmeleri üzerinde tarihleri “Sene seb’ ve erba’în ve tis’a mie” [947] yazılmıştır. Süleyman Han, bir Mısır hazinesi mal harcayıp Kudüs-i Şerifi suya kandırdı. Acayip büyük hayrat idi. Süleyman Han bu halkı bu ihtiyaçtan kurtarıp büyük bir nehir akıttı, suyundan içenler ruhlarına Fatiha okurlar. Allah rahmet eylesin.”
Günümüzde imarethanede günde iki çeşit olmak üzere haftada beş gün yemek veriliyor. 4 bin 600 metrekare alana yayılan imarethane binasının alt katı aşevi olarak hizmet verirken, üst katı yetimler okulu olarak faaliyet gösteriyor. Binanın sağ tarafında ise Kudüs’te istihdam sağlamak üzere gençlere marangozluk eğitimi veren bir atölye yer alıyor. Öğle yemeği vaktine doğru ihtiyaç sahibi kimseler imarethaneye geldiği zaman ilk olarak kadınlara ardından erkeklere yemekler servis ediliyor. Aşevi sadece Müslümanlara değil, fakir Hristiyan ailelere de hizmet veriyor.
Haseki Hürrem Sultan, imareti yaptırdıktan bir yıl sonra 1558 yılında vefat etmiştir. Yaptırdığı külliye ise bütün ihtişamıyla Kudüs Eski Şehir ‘de tarihe meydan okumaktadır.
KAYNAKÇA
[1] Singer, Amy, Osmanlı’da Hayırseverlik Kudüs’te bir Haseki Sultan İmareti, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, Ocak 2004
[2] Abu Assab, Nour Mahmoud, “ Haseki Sultan İmarethanesi”, Derin Tarih Kudüs Özel Sayısı 10, 2017, s. 118–125
[3] Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, 9. Kitap 2. Cilt, Seyit Ali Kahraman (der.), İstanbul : Yapı Kredi Yayınları, Mayıs 2011
[4] Tarım Ertuğ, Zeynep, “İmaret”, TDV İslam Ansiklopedisi, c.22, İstanbul, 2000, s. 219-220
https://islamansiklopedisi.org.tr/imaret–osmanli(16.05.2019)
[5] AA Dünya Haberleri, (2014), Hürrem Sultan’ın Kudüs’teki İzleri, https://www.sabah.com.tr/dunya/2014/02/18/hurrem-sultanin-kudusteki-izleri, erişim : 16.05.2019
[6] Eroğlu Memiş, Şerife, (2017), Osmanlı Kudüs’ünde Hürrem Sultan’ın İzi, <http://www.lacivertdergi.com/dosya/2017/06/14/osmanli-kudusunde-hurrem-sultanin-izi> , erişim: 18.05.2019
[7] Fotoğraf : https://www.aa.com.tr/tr/dunya/osmanlinin-kuduste-kapanmayan-hayir-kapisi-haseki-sultan-tekkesi/842823
*Bu yazı marmarailahiyat.com‘da yayımlandı.