Yüce Rabbimiz’in Kuran-ı Kerim’de “etrafını bereketlendirdiğimiz yer” olarak bahsettiği Mescid-i Aksa’da bereketin büyük bir kısmının buradaki tasavvufi hayata aksettiği yadsınamaz bir gerçektir. İslam’ın zahir ve batın hükümleri çerçevesinde yaşanan manevi ve deruni hayat tarzı olan tasavvuf, Kudüs’ün Müslümanlar tarafından 638’de fethedilmesiyle birlikte bu bölgede yoğunlaşmıştır. Miraç hadisesinin bu şehirde yaşanmasına binaen sufiler için büyük önem arz eden Kudüs pek çok tarikatın merkezi olmuştur. Zira onların manevi miracı benlikten Allah’a yolculuktur. Bu yolculukta mutasavvıflar kendileri ve müridleri için tekke ve zaviyeler inşa ettirmişlerdir.
Kudüs özellikle Osmanlı erken döneminde Arap olmayan Müslüman hacıların tefekkür ve ibadet ile iştigal ederek dinlendikleri mukaddes duraklardan biri olmuştur. Hindîler, Afganlar, Türkler, Orta Asyalılar ve Endonezyalılar gibi pek çok milletin ismiyle anılan zaviyelerde hacılar, buradaki şeyhlerin manevi rehberliğinde inzivaya çekilme fırsatı bulmuşlardır.
Zamanla pek çok ilim talebesine ev sahipliği yapan, hacıların gidiş/dönüş yollarında uğradıkları önemli bir merkez haline gelen ve dervişlerin evrâd-u ezkâr ile meşgul oldukları bu zaviyelerdeki manevi atmosfer yok olmuş ve zaviyeler Kudüs halkı tarafından depo, dükkan, klinik vb. olarak kiralanmıştır.
Bu yazımızda bugün pek çoğu mehcur durumda olan Kudüs’teki zaviyelerden beşinin tarihine ve yapısal işlevine kısaca göz atacağız.
EDHEMİYYE ZAVİYESİ
Edhemiyye Tarikatı, tarikatların teşekkülünden önce yaşadığı ve bir tarikat kurucusu olmadığı bilinen İbrahim b. Edhem’e nisbet edilen bir tarikattır.
Tarikatın Memlüklüler döneminde Kudüs’te inşa edilen önemli merkezlerinden biri olan Edhemiyye Zaviyesi, Eski Şehir Surlarının dışında Amud Kapısı ile Sahira Kapısının arasında bulunan otobüs durağının yakınında yer almaktadır. 1361 yılında Nasır Muhammed b. Kalavun döneminde Bab el-Sahira Mezarlığının yanındaki Edhemiyye Mağarasının içine inşa edilmiştir.
Zaviye bir zamanlar Dımaşk valiliği de yapmış olan Memlük valisi Seyfeddin Mencek el-Yusufi tarafından yaptırılmıştır. Emir Mencek ilk olarak Mescid-i Aksa’nın surları üzerine günümüzde İslami Vakıflar Dairesi olarak kullanılan Mencikiyye Medresesi’ni inşa ettirmiş ardından Mescid-i Aksa’ya yaklaşık 500-700 metre uzaklıktaki Edhemi Mağarasının tarihi zeminine bu zaviyeyi yaptırmıştır. Zahid İbrahim b. Ethem’in müridlerinden olan mutasavvıfların pek çoğu bu mağaranın etrafına defnedilmiş ve inşa edildikten sonra zaviye Edhemiyye fukaralarına tahsis edilmiştir. Altmışlı yıllarda bu mağaranın önüne Kudüs’ün önemli mescidlerinden olan Edhemiyye Mescidi inşa edilmiştir.
Orijinal yapıdaki pek çok kısım yıkılmasına rağmen Memlük kalıntılarına mağaranın girişinde rastlanılabilir. Yıkılan kısımlar Beytülmakdis ahalisinin ve bazı önemli vakıfların yardımıyla restore edilmiştir. Ayrıca zaviyeye dahil olan mescidin alanı genişletilerek anaokulu ve abdesthane eklenmiştir. Mescidin eskiyen minaresi restore edilerek tarihi görüntü korunmuştur.
Tarihçi Mucireddin el-Hanbeli (1420/1999) el-Unsu’l- Celil bi-Tarihi’l-Kuds ve’l-Halil adlı eserinde mağaranın altındaki mezarlığa ithafen “ölülerin altındaki diriler” demiştir. Ayrıca Abdülgani Nablusi el-Hanefi (1141/1731) 18. yüzyılda Kudüs’e yaptığı ziyaret esnasında yazmış olduğu el-Hadratü’l-Ünsiyye fi’r-Rihleti’l Kudsiyye adlı eserinde bu zaviyeye değinmiştir. Şu anda mağaranın bulunduğu mekanda Nakba’dan sonra içine yerleşen Filistinli mülteci aileler vardır.
HİNDÎ ZAVİYESİ
Hintli tasavvuf alimi Ferid Şekergenc yaklaşık sekiz yüz yıl önce Kudüs’e gelmiş ve Bab-ı Sahira yakınlarında bulunan bir mescidin altındaki odada kırk gün itikaf yapmıştır. O zamandan beri burası Hintli hacıların hac yolundaki uğrak yerleri olmuştur. Hintliler bu mekanın büyümesine ihtimam göstererek bu sufi odasına bitişik mülkler satın almışlardır. Zaviye aynı zamanda Hintli alim Ferid Şekergenc‘e nispet edilerek Feridiyye Zaviyesi olarak da isimlendirilmektedir.
1924’e kadar bu zaviyeden sorumlu bir şeyhin olmaması sebebiyle o zamanın Yüksek İslam Meclisi başkanı Emin el-Hüseyni Hindistan’a bir heyet göndererek Hint hükümetinden zaviyeyi gözetim altında tutacak ve işlerini idare edecek birini talep etmiştir. Bunun üzerine Hindistan’da yapılan seçimde Şeyh Nazım Hasan el-Ensari seçilerek vefatına kadar zaviyenin idaresini deruhte etmiştir. Hasan el-Ensari’nin vefatı üzerine 1951 yılında işleri oğlu devralmıştır. Halen eşi, çocukları ve torunlarıyla birlikte burada yaşamaktadır.
Hindî Zaviyesi Kudüs’te dünya barışına ve Gandhi’nin adalet doktrinine inanan Hint Hükümetinin konumunu temsil ediyor. Aynı zamanda Hindistan’ın Orta Doğu’daki büyük elçilerine ve dünyadaki Hint diplomatlara ev sahipliği yaparak Hint diplomasisindeki önemini sürdürüyor. El-Ensari ailesi zaviyedeki faaliyetleri canlandırmak için gayret gösteriyor ve her yıl Ramazan ayında iftar düzenleyerek birlik ve beraberliği burada daimi kılmak istiyor.
AFGAN ZAVİYESİ
1043 yılında Osmanlı Kudüs Valisi Muhammed Paşa tarafından kurulmuştur. Her yıl hac farizasını yerine getiren binlerce Afgan hacıyı karşılamak ve barındırmak için tahsis edilmiş olan bu zaviye zamanla Afganların ibadet için uğradıkları manevi bir durak halini almıştır.
Diğer tarihi Kudüs yapılarına göre mütevazı bir girişinin olmasıyla bilinen Afgan Zaviyesindeki eski Osmanlı mimari dokusu bazı onarımlarla birlikte korunmuştur.
Zaviye aynı zamanda Abdulkadir Geylani’ye nispet edilerek Kadiriyye Zaviyesi olarak da adlandırılmaktadır.
(Zaviyenin girişinde bulunan bir kitabe, üzerinde onu vakfedene ait bilgiler yer almakta ve şöyle yazmakta “Bismillahirrahmanirrahim, bu zaviye mevlamız seyyidimiz kutb-ul arifîn ve Sultanul evliya ecmain eş-Şeyh Abdülkadir el-Aziz el-Geylani’ye aittir. Allah onu mukaddes kılmıştır (1043)” )
Her sene Hicri Yılbaşı, Mevlid-i Nebi, İsra ve Miraç için olmak üzere üç çeşit dini kutlamanın yapıldığı zaviye ayrıca Ramazan ayı boyunca kapılarını ibadet maksadıyla gelenlere açmaktadır.
Günümüzde hala tarikat faaliyetlerini devam ettiren Kudüs’teki tek zaviye olmasıyla ön plana çıkan Afgan Zaviyesi haftada iki dini tören düzenlemekte olup zikir halkası, peygamberi övme, dini neşid ve ilmi derslerle faaliyetlerine devam etmektedir.
ÖZBEK ZAVİYESİ
Mescid-i Aksa’nın dışında Gavanime kapısının kuzeyinde yer alan Özbek Zaviyesi aynı zamanda Nakşibendi ve Buhari zaviyesi olarak da isimlendirilmektedir.
Hicri 8. yüzyılda Kudüs’e Nakşibendi tarikatını yaymak için gelen Şeyh Bahaeddin Nakşibendi el-Buhari eliyle inşa ettirilmiştir.
Orta Asya Özbekistan ve Endonezya’dan gelen hacıların barınmaları için yaptırılan bu zaviye aynı zamanda fakirlerin barınma ve beslenme ihtiyaçlarını karşılayan önemli bir kurum olmuştur.
Şeyh Osman el-Buhari 1731 yılında zaviyeyi genişletmiş, burada Hanefi fıkhını öğretmiş ve Nakşibendi tarikatını yaymıştır. Şeyh Osman’ın zürriyetinden devam eden şeyhlik makamı 2011 yılında vefat eden Şeyh Abdulaziz Buhari ile son bulmuştur. Bugün zaviyenin bir şeyhi bulunmamaktadır.
Bünyesinde küçük bir cami, mutfak ve yatak odaları barındıran zaviyenin kütüphanesinde fıkıh, hadis ve diğer alanlarda olmak üzere yetmiş yazma eser bulunmaktadır. Günümüzde Kudüs’e gelen onlarca yabancıya İslam dini hakkında eğitim vermeye devam eden zaviyede Şeyh Abdülaziz’in ailesi, erkek ve kız kardeşleri yaşamaktadır.
KAYREMİ ZAVİYESİ
Tasavvufa gönülden bağlananlardan biri olan Emir Nasıreddin Muhammed el-Cili Eski Şehir’in merkezinde bir zaviye inşa ettirmiş ve burayı meşhur tasavvuf şeyhlerinden Şemseddin Ebu Abdullah Muhammed Türkmani el-Kari’ye vakfetmiştir. Aslen Gazzeli olan Emir Nasıreddin Kudüs’e taşınmış ve burada Kayremi Sufi Fırkasının müridi olmuştur. Şeyh Kayremi 1386 yılında vefat etmiş ve bu zaviyeye defnedilmiştir. Emir Nasıreddin’in vefatının ardından yerine oğlu Zeyneddin Abdulkadir geçmiş, o da vefatının ardından babasının yanına defnedilmiştir.
İlk olarak Eyyubiler döneminde mescid olarak inşa edilen bu yapı Memlüklüler döneminde genişletilerek zaviyeye çevrilmiştir. Bir Eyyubi-Memlük sentezi olan Kayremi zaviyesi tasavvuf ahlakına uygun olarak gösterişli süslemelerden uzak, sadelik ve yalınlığın ön plana çıktığı bir yapıda tasarlanmıştır.
Kaynakça
[1] http://alqudsgateway.ps/wp/?p=3724
[3] Sabah Ülkesi (Ali ÇOLAK) İslam Toplumu Milli Görüş ve Sabah Ülkesi Derneği https://www.sabahulkesi.com/wp-content/uploads/2014/12/su_sayi48_temmuz2016_web.pdf (ET:15.08.2019)
[5]CEYLAN Sulhi, “Dervişlerin Şehri Kudüs”, Lacivert Dergi S:36(2017) http://info.wafa.ps/ar_page.aspx?id=9554
[6]Alghad TV “موقع القدس:الزاوية الأهمية“ erişim:14 Ağustos 2019 https://www.youtube.com/watch?v=Hd2Div3TBYk&feature=youtu.be
*Bu yazı marmarailahiyat.com‘da yayımlandı.