Loader

Dünyanın Yüzünü Görmek İstediği Adam; Ebu Ubeyde…

Paylaş

Al Jazeera editörleri tarafından yazıldı.

Eslem Memet tercüme etti.

Umman’daki devasa gösteri esnasında İslami Direniş Hareketi’nin (Hamas) askeri kolu Şehit İzzettin El Kassam Tugaylarının sözcüsü Ebu Ubeyde’nin sözlerine başlamasıyla birbirine karışan sesler yerini tam bir sessizliğe bırakıyor. Göstericiler, yıllardır bu adamın konuşmasına benzer mecralardan biraz bilgi ve umut alıyorlar. Onlara göre o, sağlam, kararlı ve yaptığı işin siyasi ve askerî açıdan öneminin bilincinde. Mücadeleyi ve davayı yansıtması Ebu Ubeyde’yi son zamanda bir sembol olmaya çok daha yakın hale getirdi.

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını takip eden herkes gibi Tunus’un ücra bir köyündeki seksen yaşlarındaki bir kadın bile “Ebu Ubeyde bize ne zaman yetişecek?” diye soruyor. Kendini göstermesine de gerek yok; gizli yüzü görülmek istense de sesi ve ayırt edici kırmızı kefiyesi yeterli oluyor. Cesur konuşmaları ve konuşmasını “Şüphesiz ki bu Cihad; ya zafer ya şehadettir,” diyerek bitirmesiyle seviliyor. Denildiği gibi; sözleri “Filistinlilerin kalplerini serinletiyor” diğer bir söylemle “İsrail’in saldırılarına karşı olan öfkelerinin ateşini azaltıyor.”

Ebu Ubeyde, kendisinin de aşamalarına ve değişimlerine bizzat tanıklık ettiği Filistin Silahlı Direnişinin yeni bir seviyesinin sesi. İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamlarının isimleri onun anılarında toplandı; zihni Direniş ve gurur anları ile dolu. Şüphesiz “Aksa Tufanı” günü ve sonrası Ebu Ubeyde daha çok gözlere çarptı.

Direnişin Yüzü ve Sesi

Farklı nesiller ve çeşitli gruplar arasında Ebu Ubeyde kendisi için istemediği ve peşine düşmediği, ancak nadir görülebilecek bir ün kazandı. İlginç olan şu ki bu, bugünkü dünyanın “yıldızlık” kavramıyla tamamen çelişiyor. Yüzü kefiye ile örtülü, adını ve görünüşünü kimsenin bilmediği bir adam yaptığı açıklamalar ile askeri bir deha olarak dünyanın gündemine oturuyor.

7 Ekim sabahı El Kassam Tugayları Başkomutanı Muhammed El Deif, “Aksa Tufanı”nı başlattı. Direnişin askeri operasyonlarının ilerleyişini detaylandırma ve cephelerdeki pozisyonları netleştirme görevlerini ise, kendisi gibi İsrail’in suikast listesinin en başlarında yer alan Ebu Ubeyde’ye bıraktı.

İsrail Deif’in ismini görünüşünü ve mücadele tarihini biliyor. “Aksa Tufanı” gibi kilit zamanlarda İsrail’e gölge, ses ve kâbus olarak ortaya çıkıyor ve sonra kayıplara karışıyor. Ebu Ubeyde ise her açıdan tamamen farklı bir adam. Mossad’da, askeri İstihbarat’ta (Aman) ya da İsrail İç Güvenlik Servisi’nde (Shin Bet) ne adı, ne fotoğrafı, ne de bir dosyası var ve kişiliği İsrail için sadece spekülasyonlardan ibaret.

Ebu Ubeyde (sağda) 2006’da Kassam askerleriyle birlikte bir basın toplantısına giderken.

Ebu Ubeyde, 2006’daki ilk görünümünden bu yana pek değişmedi, belki kefiyesinin rengi, konuşma yaptığı arka planı ve başını çevreleyen Kassam Tugayları yazılı kurdelesi değişti ama kendine güvenen ses ritmi, seçtiği kelimelerin ve onları düzenlemesinin doğruluğu, ellerinin anlattıkları ve söylediklerinden eminliği hep aynı kaldı.

25 Haziran 2006’da Ebu Ubeyde ilk kez direnişin Refah şehrinin doğusunda iki İsrail askerinin ölümüne, diğer iki askerin yaralanmasına ve bir askerin de esir alınmasına yol açan “Parçalanmış İllüzyon” operasyonunu gerçekleştirdiğini duyurmak için ortaya çıktı.

9 Haziran’da bir İsrail savaş gemisi Beyt Layha’daki sahilde bir aileyi katletti. Sonrasında kız çocuklarının ailesinin bedenleri arasında çaresizce koşuşturduğu bir video yayınladı. Bu Filistinlilerin vicdanını sarsan bir trajediydi. Hamasın operasyonu bu katliama bir ret olarak kabul edildi.

Filistinlilerin bir sözcüye ve öfkelerini askeri olarak ifade edecek birine ihtiyaçları vardı. Tam da bu dönemde Ebu Ubeyde ortaya çıktı ve “Tugayların saldırılara karşılık ve düşmana sert bir ders vermek için harekete geçtiğini” duyurdu. İsrail’in tüm hava ve kara saldırılarına rağmen esir alınan asker, 2011’de İsrail’in 1027 Filistinli mahkûmu serbest bıraktığı anlaşma tamamlanana kadar serbest bırakılmadı.

İsrail’in Tahminleri

2014 yılında, İsrail’in “Koruyucu Hat Operasyonu” olarak adlandırdığı “Yutucu Fırtına” operasyonundan kısa bir süre sonra İsrail raporları, Ebu Ubeyde’nin asıl isminin Huzeyfe Samir Abdullah El-Kahlot olduğunu bildirip yüzünün açık olduğu bir fotoğrafını “Yalancıya inanmayın” ifadesiyle yayınlayarak Ebu Ubeyde’nin imajını çarpıtmaya yönelik bir propaganda girişiminde bulundu. Geçtiğimiz günlerde İsrail ordusunun resmi sözcüsü Avichay Adraee 9 yıl önce yayınlanan aynı fotoğrafın olduğu bir tweeti tekrardan yayınladı ve sosyal medyada alay konusu haline geldi. Andraee’nin iddia ettiği gibi Ebu Ubeyde’nin Samir El-Kahlot olduğunu doğrulayacak hiçbir delil yok. Bu da İsrail propagandasının geri kalanı gibi sahte bir anlatıdan ibaret.

İsrail spekülasyonları, Ebu Ubeyde’nin 2002 yılından itibaren medyada yer almaya başladığını söylüyor. Ancak tüm haberler onun basın toplantılarında yüzünü göstermeden hazır bulunduğunu ve 2006’dan sonra Şehit İzzeddin El Kassam Tugayları’nın resmi sözcüsü olduğunu gösteriyor.

İsrail kaynakları ayrıca Ebu Ubeyde’nin İsrail’in 1948’de işgal ettiği Gazze’nin “Naliya” köyünden geldiğini ve Gazze’nin kuzeydoğusundaki Cebeliye’de yaşamaya devam ettiğini söylüyor. İsrail, Ebu Ubeyde’nin evinin bulunduğunu iddia ettiği bölgeyi 2008, 2012, 2014 ve “Aksa Tufanı” sırasında defalarca bombaladı.

25 Temmuz 2014’te “Yedioth Ahronoth” adlı İbrani internet sitesi bir rapor yayınladı. Rapora göre Ebu Ubeyde 2013 yılında “Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam Arasında Kutsal Topraklar” konulu tez çalışması ile Gazze İslam Üniversitesi Din Temelleri Fakültesi’nde yüksek lisans derecesi aldı.

İsrailliler de onun ortaya çıkmasını korku ve endişe ile bekliyorlar ve onun kendilerine yönelik son derece şiddetli bir psikolojik savaşın parçası olduğunu biliyorlar. İşin ironik yanı “Kara Cumartesi” olaylarından bu yana ona Netanyahu, Adraee ve kendi askeri liderlerinden daha fazla inanmaya başladılar.

Bir Askeri Sözcüden Çok Daha Fazlası

Ebu Ubeyde, 2006’da ortaya çıkışından bu yana kararlılığı, netliği, bilgi ve fikirleri özetleme yeteneğiyle dikkat çekiyordu. Ancak bu günlerde varlığının önemi; 7 Ekim’de elde edilen askeri başarının büyüklüğü, direnişin sahadaki kararlılığı ve İsrail’deki kafa karışıklığının boyutu kadar büyük…

Ebu Ubeyde tüm dünyada direnişin ve Filistin davasının sesi olarak görülüyor. Bu yüzden oda konuşmalarına “Ey dünyanın tüm özgür insanları” hitabını eklemeyi unutmuyor.

İletişim araçlarının bu kadar çeşitli olduğu bir çağda, Ebu Ubeyde insanlara ulaşmak için gerekli tüm becerilere sahip. En güçlü Filistinli siyasi ve askeri grubun resmi sözcüsü olması ona öncelik tanıyor. Onu takip edenlerin dikkatlerini çeken kefiyesi Filistinlilerin dünyaca bilinen bir sembolü.

Kimliğinin kimse tarafından bilinmemesi, ses tonunun gücü ve parmaklarını hareket ettirme şekli ona farklı bir etki gücü sağlıyor. Askeri ve siyasi olaylar ile ilgili detayları önceliklerine göre ve uzatmadan listeliyor. Böylece Ebu Ubeyde; gerçek ismi bilinmeden, yüzü kırmızı bir kefiyeyle örtülüyken, sol kolunda Filistin bayrağı bulunan askeri üniformasıyla etkili bir kişilik inşa etti. İsrail onu izliyor, konuşmalarını tercüme ediyor ve bir gün yüzündeki perdeyi kaldırıp onun kim olduğunu öğrenmeyi ümit ediyor.

Ebu Ubeyde, İsrail ve Batı propagandasının tam odak noktasında olduğunun farkında. Bu yüzden her seferinde İsrail’in sonradan kabul etmek zorunda kalacağı esas, gerekli ve güvenilir bilgileri net ve abartısız bir şekilde veriyor. Ebu Ubeyde medya ve iletişim rolünü sonuna kadar yerine getirirken askeri ve siyasi açıdan önemli bir boyutu yönetiyor. Saha ve en önemlisi cepheler hakkında verdiği güvenilir bilgiler bizzat İsrail medyası tarafından ele alınıyor. Tüm bunlar onu bu direnişin bir sembolü ve sesi haline getirdi. O bir askeri sözcüden çok daha fazlası…

Ebu Ubeyde’nin hiçbir zaman birilerinin onayını ve sempatisini kazanma amacı olmadı. O, askeri sözcü olma görevine kalbini ve ruhunu verdi. Ancak Ebu Ubeyde’nin kişiliği ve bu savaşın doğası onu sadece bir askeri sözcüden çok daha fazlası yaptı. Savaş hakkında bilgi almak için onu takip eden herkes artık onu direnişin ve davanın sesi olarak görüyor. Çünkü onun sesi, bize umudu veren ve İsrail anlatılarını susturan bir ses…

 

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kudüs Araştırmaları Platformu’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

Metnin orjinali;

أبو عبيدة.. الرجل “الظاهرة” الذي يريد الجميع أن يرى وجهه | سياسة | الجزيرة نت (aljazeera.net)

 

Loading

Bunlar da ilginizi çekebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir